Milli tarih şuuru
Yıllar var ki, hüsn-ü istikbalimizin mirascısı evlatlarımızı milli duygu ve milli tarih şuuruyla değil’de, milli hafızadan mahrum bırakan, sadece tarihi şahsiyetlerini gurur ve iftihar vesilesi olarak görüp övünen sığ ve satıh bilgilerle donatarak, hatırat-ı maziye saygı adına ağıtlar yakıp, geçmişin yasını tutan, gözü yaşlı nesiller olarak yetiştirip heba ettik…
Şanlı tarihimize atıfta bulunarak, iftihar ve gurura vesile olan bol keseden nutuklar atarak deriz ki; ’’Biz Hak ve Hakkaniyet adına, İlay-ı Kelimetullah adına, küfür ve küffarın başına yıldırımlar gibi çakan, mazlum ve madurların hamisi olarak huzur ve güven veren asil ve necip bir milletin torunları, Asım’ın Nesliyiz deriz”.
Deriz’de dediklerimizle bağdaşmayan tutumlar sergiler, yanıbaşımızda akıtılan kanlara gözlerimizi kapar, atılan topseslerine kulaklarımızı tıkarız. Öyle ki Turan illerinde uğradığı zulümden kaçan Türkmenlere kapılarımızı kapar, dünyanın dört bir yanında ezilen, çile çeken, zulüm gören ümmetti Muhammed için sadece ağıtlar yakarız. Öte yandan bir ağaç uğruna sokağa dökülür, ortalığın tozunu dumana katar, yakar, yıkar, talan eder, Adem-i İnsanlığı tehdit ederek gerilim yaratanlara kadavralık ederiz..!
Hasıl-ı Kelam; Dünyamızı yaşanabilir iyilik ve güzelliklere gebe bırakan, damla’da derya sızıntıları gibi fevvare gönülleri şahlandıran Nur-u Ayinlere ilham, geleceğe bakan yönüyle’de milletimizi özüne, gerçek ruh ve manasına yönlendirmesini niyaz ve umut ederim.