Anketlere Değil, Aynaya Baksaydınız.
Âkîbet-i ikbalinizi, siyasi kader ve yazgınızı güzelleştirmek istiyorsanız, aynaya bakarak kendi sosyolojik gerçekliğinizle yüzleşmek mecburiyetindesiniz. Öyle başkalarına söverek, seçmen ve ahâliye küserek baş aşağı edilmiş makus kaderi, yani hazin sonu düzeltemezsiniz.
Yerel seçimler lider ve partilerin öfke krizleri geçirdiği atmosferde yapıldı. Seçim sonuçlarının tahlilini siyaset sosyolojisi kriterlerine göre yapamazsanız yanlış teşhis ve yanlış tedavi uygularsınız. Yada en basitinden ihaleyi seçim kampanyasını yürüten adamlarınızın üzerine yıkarsınız.
Siyaset tarihinde, siyasal çöküntülerin sebebine bakıldığında lider ve’ya avanesinin şımarıklık, kibir, gurur, gösteriş ve lükse düşkünlük gibi ahlaki zafiyetleri gerekçe olarak gösterilir. Bunun yanısıra sosyal hukuk devleti olma anlamında, hukukun üstünlüğü ilkesi ve kuvvetler ayrılığı prensibi gibi değer ve ilkelerden taviz veren görüntüler de çöküntüyü hızlandıran amiller arasında yer alır.
Gelelim sizin için üreteceğimiz aynaya bakma mazeretine. Özelikle, en çok bu seçimde oy kaybına sebep olan stratejik hatalar yapıldığını ifade etmek istiyorum.
Ne gerek vardı, Bülent Arınç, Abdulkadir Aksu, Cemil Çiçek gibi siyasi “miyadı” dolmuş kişilere özel, mevkî, makam ihdas edilmesine. Devlet’te değil de, partinizde görevlendirme yapmış olsaydınız, kimsenin umurunda olmazdı.
Kimin aklına esti de gereksiz abartılarla Kürtlerin oyları kıymete bindirildi? Açılım sürecinden sonra, 2015’ten beri Doğu ve Güneydoğu da oy kaybına uğradığınızdan haberiniz yokmuydu? Yine kim kandırdı? Hangi mantıkla itibar zaafiyetine uğramış bir terörist başının mektubu okutuldu? Hiç yoktan ülkücü camia ve şehit yakınları gücendirildi.
Yerel adayların kendilerini ve yapacakları hizmetleri tanıtacak yerde, afiş ve bilbortlarda neden Sayın Cumhurbaşkanının şahıslarına göstermiş olduğu teveccühe layık olmak gibi, yalakalık yarışına girmelerine izin verildi. Muhtarlar bile teveccühden bahsettiler.
Diğer taraftan AK Partinin il, ilce ve belde teşkilatlarında görevli yönetici kadroların kibir, gurur ve ahaliyi hakir gören tutum ve davranışları ise, ahaliyi bezdirdi. Parti teşkilatları adeta eyyamların, yamyamların, sicili bozuk üçkağıtçıların mal, mülk, mevki, makam ve itibar devşirme kapısı gibi oldu. Burnundan kıl aldırmayan özel kalem müdürlerinin, danışman ve yüksek bürokratların devlet bütçesinden israfa varan harcamaları, gösteriş ve saltanatları halk indinde tiksinti uyandırdı. O münasebetle toplumla ilişkiler sorunlu bir hal aldı.
Dış politikada ki gidişatı, İslam ülkelerinin teker, teker karşınızda ki saflarda yer almasını, ekonomik sıkışmayı, seçim yenilgisini, kendi içinizde ki ayrışma korkunuzu bunların hepsini bir sınav ve tadilat uyarısı olarak değerlendirip, önce etrafınızı, sonrasında da parti teşkilatınızı restore etmezseniz, makus kaderi güzelleştiremezsiniz.
Seçim yenilgisini kimin üzerine yıkarsanız yıkın, ama mutlaka öfke nöbetlerinizden kurtulun. Siyasi dili yumuşatın ve tansiyonu düşürün. Normalleşme sürecine geçin. Zedelenen güven düygusunu tamir edin. Laiklik algısı, din ve siyaset ilişkisini onarın. Yeni sisteme Cumhurbaşkanlığı hükümet modeline uyum yasalarını çıkartın. Elzem ve acil olan devletin rehabilitasyonunu ivedilikle gerçekleştirin.
Sonuç olarak demek isterim ki, manipüle edilen anketlere değil’de, ayna’ya bakımış olsaydınız, baş aşağı dönen gidişatı görür ve önlemini alırdınız. 2071 Hedefiniz’de hâlâ daha ısrarlıysanız, ayna’ya bakmayı ihmal ederek… kendi gerçeğinizle yüzleşmeyi tehir etmeyin. Din nasîhat’tır hadisinden hareketle yapıcı eleştiri ve uyarıların nasîhat olarak algılanması umuduyla.