Baykal’ın Devlet Adamlığı Vasfı.
Rahmetli Atatürk, İnönü ve Türk siyasetine sol kavramını yerleştiren Ecevit’ten sonra, Baykal’ın CHP’si de arzu edilen ölçüde başarı saglayamadı. 12 Eylül darbesi sonrası ve Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte tüm dünyada olduğu gibi, Türk solu’da kan kaybetti.
Diğer taraftan, Baykal döneminin CHP’si hizmete değil, kültürel ve siyasi değişime öncelik verdi. Cumhuriyetin değerleri ve Batılı yaşam tarzı gibi…
Baykal döneminde CHP asırların alışkanlığına İnönü dönemine dönmeye özenen elitist bir devlet partisi oldu. Sosyal adalet, sosyal refah, sosyal hizmetler, kısaca sosyal düzeni gözardı eden politikalar tercih edildi. Tıpkı Deniz Baykal’ın 1971’deki doçentlik tezinde belirttiği gibi, CHP “ilkeler, kavramlar ve değerler” partisi oldu. Baykal CHP’yi doçentlik tezinde savundugu değerler ve kavramlar partisi konumuna bilerek ve isteyerek getirdi. Baykal ve CHP’nin laiklik anlayışı sessiz büyük çoğunluğu değil, laisizmi savunan elit azınlığı memnun etti.
Buraya kadar olan eleştirilerimizi parti başarısı ve ya başarısızlığı üzerinden değerlendirdik. Sayın Baykal’a haksızlık etmemek anlamında bir de madolyonun öbür yüzüne, Sayın Baykal’ın devlet adamlığı kimliğine bakmalıyız.
Evet Sayın Baykal’ın siyasi kimliğine baktığımızda, bir çok kişide olmayacak kadar devlet adamlığı vasfını görürüz. Kendisine rakip olacağını bile bile Sayın Erdoğan’a siyaset ve başbakanlık yolunun açılmasında (27 Nisan bildirisi hariç) takındığı demokrat tavırı hatırda tutarız.
Dış politika ve milli konularda sosyalist enternasyonali küstürme pahasına da olsa, Kılıçdaroğlu’nun Suriye politikasında yaptığı gibi, ülkeyi yabancılara ispiyonlamadığını biliriz. En önemlisi kendisini ABD den icâzet almayan liderler arasında buluruz. İç ve dış siyasette, milli meselelere çözüm üretmek maksadıyla, zaman, zaman insiyatif alarak başta sayın Cumhurbaşkanı ve Meclisbaşkanıyla olan dialog çabalarını önemli ve değerli buluruz.
Gelelim Gürsel Tekin’in kargalara alay konusu olan CHP’nin en güçlü genel başkanı konusuna: Gürsel Tekin’in idda ettiğinin aksine, CHP’de Atatürk’ten sonra en güçlü ve dirayetli liderin Kılıçdaroğlu olmadığını bilenlerdenim. Siyaset tarihimizle ilgilenen bir kimse olarak demek isterim ki, bugün hâlâ Atatürk, İnönü ve Ecevit’ten sonra, ara dönem başkanları hariç, sayın Baykal’ı konuşuyorsak gerçeğin Gürsel Tekin’in idda ettiği gibi olmadığına delalet etmez mi?. Ben kendi adıma, Sayın Baykal’a devlet adamlığı kimliğini de hesaba katarak, sadece Türk solunun değil, Türkiye’nin ihtiyaç duyacağı iddasında bulunurum. Allah’tan daha sağlıklı olmasını diler ve niyaz ederim.
Enpolitik
Şubat 2019