Başkanın yolu dikenlerle dolu.
Türk siyasetini kendi emellerine hizmet edecek şekilde dizayn edip yön vermek isteyen çıkar çevreleri, kendilerine göre mübah saydıkları her yolu denediler. Karşılarında eskinin yelkenleri suya indiren teslimiyetci zihniyetinden farklı, güçlü bir iktidar, güçlü bir Türkiye buldular. Her seferinde mevzisini korumakta azimli ve kararlı iktidar bariyerlerine tosladılar.
Yeni dönemde’de boş durmayacak, iktidarın direncini kırmak adına başka senaryolar, başka tuzaklar kuracaklar. Şamar oğlanı gibi kullandıkları mualafetten umudunu kesenler, farklı alanlara, başka arayışlara yönelecekler. Önce muhalefeti yeniden dizayn edecekler. Daha sonra AK Partinin gayri memnunlarına parti kurduramasalar bile, Abdullah Gül ve Abdullatif Şener örneklerinde olduğu gibi moral bozacaklar. Siyasi istikrarı bozmak için fırıldaklık edip, pusuya yatacak fırsat kollayacaklar. Kabine ve kararnameler, tek adamlık üzerinden eleştirecek, fitne fesat türetecekler. Koltuk aşinalığı olan, fakat son seçimlerden sonra milletvekili ve’ya bakan olamayan kırgın ve dargınları yani siyasetin dinazorlarını farklı taktiklerle ayartacaklar.
AK Parti 17/25 Aralık’la birlikte en son Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar krizlerle geçen süreçleri yönetmek mecburiyetinde kaldı. Sayın Erdoğan yanlız adam görüntüsüyle, ekonomiden, dış politikaya, iç siyasetten parti içi çalkantılara sebep olan bir çok olayı sabırla ve cesaretle çözüme kavuşturdu. Seçim ittifaklarının gündeme gelmesiyle Sayın Gül’ün önce siyaset’te yokum, arkasından Karamollaoğlu’nun ayartmasıyla, yeterli destek iradesini görürsem aday olurum gibi kararsız ve ikircikli tutumu siyasi morali bozdu Erdoğan’ın işini zorlaştırdı.
Aslında Cümhürbaşkanı Gül’ün vakti zamanında, veda resepsiyonunda, günü gelince kullanırım amacıyla partime döneceğim beyanı, parti’de suların durgun olmayacağının emaresi idi. Nitekim parti genel başkanlığı ve kongre tarihinin Cumhurbaşkanlığı devir teslim töreninden bir gün öncesine tesadüf ettirilmesi siyasi restleşme olarak yorumlanmıştı.
Nasıl algılanır, nasıl yorumlanırsa yorumlansın, bana göre Sayın Gül’ün tavrını güç tutkusu, yani makam, mevki hırsıyla açıklamak makul olmaz, şık durmaz. Devlet kademesinin en tepesine, zireveye çıkma fırsatını bulan bir kişinin dağın eteğinde debelenmekten zevk alacağını sanmak isabetli bir görüş olmaz.
Son seçimler öncesi sayın Gül’ün ikircikli tutumu kimi zihinlerde iradi olmayan bir durumun sözkonusu olabileceğini Gül’ün iradesini zorlayan şüpheli durumları akla getirdi. Bu manada parelel yapının hile hurdasına karşı sayın Erdoğan ve aile efradı çok iyi korunurken, sayın Gül ve aile efradının sehven ihmal edilğini makul bir mazeret olarak göstermek mümkün.
Anlaşılan o ki, tek adamlıkla itham edilen Erdoğan’ın yolu dikenlerle dolu, işi’de zor. Yeni sistemi oturtmanın yanında, uluslararası ilişkilerde de uzmanlık isteyen stratejik derinliğe sahip çetrefilli işlerle uğraşmak zorunda kalacak. Bu manada bize yakışan ülke manfaatlerine öncelik veren bir duyguyla, siyasi istikrarın devamını dilemek ve temenni etmek olacak.
Yozgat Çamlık Gazetesi
24 Temmuz 2018
Metin Yazarel