Başbakan Oyunu Bozdu
Başkentin sıcak atmosferine gölge düşüren, yüksek askeri şura toplantılarının gündemi ısıttığı sıcak günleri Ankarada geçirdim. Sohbetlerin konusu ağırlıklı olarak askeri şura toplantıları oldu. Sohbet ettiğiniz kişi siyasi deneyimili, bilgisine itimat ettiğiniz biri ise, en mahrem konuları bile konuşmak istiyorsunuz.
Orgeneral Yaşar Büyükanıt Paşanın Genel Kurmay Başkanı olmasın da, Başbakanın uyanık ve isabetli bir kararla askerler üzerinden oynanmak istenen oyunu bozdugunu ve Türkiye`yi rahatlatıp, demokrasiyi korudu diye düşünmüştüm. Düsüncemi açtığım bazı arkadaşlarım, Türkiye`de çok bilmiş sıtratejistler vardır, fikir ve bilgiler onların dışında gelişirse, adını komplo teorisyenine çıkarırlar, dikkat et, teorisyen hükümü giyenlerden olmayasın diye hatırlatmada bulundular.
Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök ve Yaşar Büyükanıt`ın uyum içinde çalıştıklarını ve en nazik dönemlerde sağduyu ve aklı-selime uygun sorumluluk üstlendiklerini herkes bilir. Büykanıt Paşanın, PKK terörü üzerinden çıkar sağlamak isteyenlerin suyunu kestiğini, demokrasiye inanan ve işini iyi yapan, dirayetli cephe komutanı olduğunu da bilenlerimiz vardır, mutlaka.
Diyarbakır ve Şemdinli olayları, savcının usüllere uymayan iddanamesi, paşanın sabrının sınırlarını zorlayan gelişmelerdi aslında. Paşa olaylara soğukkanlı ve sağduyulu yaklaşarak el altından sopa gösterme geriği bile duymadı. Ülke ve millet olarak silah gücü elinde olanların ihtilal ve muhturalarına alışığız aslında.
Yine de tepkimizi sınamak için, 12 Eylül ihtilalinin komutanı 7. Cumhurbaşkanı Evren`in Muğla Üniversitesinde yaptığı konuşmayı alkışlatıp, televizyon ekranlarında gösterdiler. Kime ve nerede alkışlattılar?… Tabi ki kışlada değil, üniversitede akademik kariyer edinecek gençlere alkışlattırdılar. Bütün bu olanların bir anlamı yokmuydu?… Elbette vardı, akıl sağlı düzgün olanlar bilir ne manaya geldiğini.
Büyükanıt Paşanın Genel Kurmay Başkanı olmasını askerden de bazı kimselerin engellemek istediği kanısındayım. Savcının kendisine ulaştırılan yalan, yanlış bilgileri, sonuna kadar senin arkandayız desteğini aldıktan sonra iddanemyi hazırladğını sanmaktayım. Yoks o makama gelmiş kişinin iddanemenin nasıl hazırlanıp, hangi purosüdürün uygulanacağını bilmemesi düşünülemez.
Ayrıca asker kökenli kişilerin cetelerle ilişkisinin ortaya çıkarılması, sehit mezarının istismar edilmek istenmesi gibi çirkince tezgahlanan oyunlar, gerçekten insan sabrının sınırlarını zorlayan gelişmelerdir.
Genel Kurmay Başkanı sayın Hilmi Özkök Paşa’ya hizmetlerinden dolayı madalya verilmesi çok şık ve isabetli oldu. Bence sayın Başbakanın atması gereken bir adımı daha var… Ülkeyi Çankaya savaşına sokmadan, Hilmi Özkök Paşayı Cumhurbaşkanlığına ikna etmek. Paşanın millet adına tevdi edilen görevi kabul etmeme gibi bir tercihte bulunacağına ihtimal veremiyorum… En azından sayın çok bilmişleri sukut-u hayale uğratıp, devlet vitrini uyum içinde çalşan üçlü kolisyon görüntüsü verir siyaset ve hizmetin önü açılmış olur.
Sayın Başbakanı da anlıyorum, kim istemez köşkte oturmayı… Henüz yaşınız genç, kaderiniz de bir gün orada oturmak yazılıysa kimse mani olamaz, acele edip kaderi zorlamayın. Hem köşkte oturanlar bir şekilde bedel ödemek zorunda kalıyorlar, parti ve siyasi güçlerini yitirip, tekrar siyasete dönmek için yollara düştüklerinde de kimse galeye alıp peşlerinden gelmiyor, örneklerde olduğu gibi.