Dr. Ali Batman yazdı: Başbug Türkeş’i yad etmek..!!
Başbuğ Türkeş’i yad etmek..!!
Malum bugün Başbuğumuz Alparslan Türkeş beyin ebediyete irtihalinin 23. yıldönümüdür. Her ülkücü ve ülkücü olmasa da “vicdanı hür” her insanın dilediği gibi ben de merhum Başbuğ’a Allah’tan rahmet diliyor; minnet, şükran, hayır ve dua ile anıyorum. Mekanı Cennet Olsun (âmin).
Kabul etmeliyiz ki O sadece yıldönümünde kısaca hatırlanıp birkaç cümlelik dua etmekle anılıp geçilecek bir fani değildir. O’nun bıraktığı dâvâyı resmi temsil durumunda olanlar bana göre 23 yıldır O’na layık ve hakettiği “Anma Proğramları” düzenlemekte hep yetersiz kalmaktalar. Bunda Türkeş isminin büyüklüğü ve ağırlığı karşısında kendi pozisyonlarının belki arka planda kalacağı vehmiyle birlikte, her konuda olduğu gibi merhum Türkeş ile birebir hatıraları, bilgi ve birikimleri olan arkadaşlarımızı çevrelerine yaklaştırmak istemeyişlerinin de şüphesiz rolü vardır.
Burda maksadım polemik yapmak değildir. Başbuğ’umuza layık anmaların yapılmadığı, kendisinin ve bayraklaştırdığı dâvânın yeni kuşaklara yeteri kadar ulaştırılmadığından duyduğum üzüntüdür.
Her fâni gibi şüphesiz Başbuğ’un da hareketi yönetirken yakın çevresinin de tesiriyle zaman zaman hatalı ve ya yanlış uygulamaları da olmuş olabilir. Öyle olsa dahi her yönüyle O’na layık bir tanıtımla, sosyal bilimlerin ileke ve prensiplerine uygun bir değerlendirmeyle iyi niyetli ve dâvâya fayda maksatlı kritikler de yapılabilir. Ama bunlar O’nu Türk Milletine (ve dolaylı olarak İslam âlemine ve insanlığa) sağladığı hizmetler bakımından en yüksek sevgi, saygı ve şükran dolu duygu ve düşüncelerle anmamıza engel teşkil etmez.
Genç nesiller 60 lı 70 li yılların dünya ve Türkiyesini yaşayarak ögrenmediler. Yazılanları okuyarak ve anlatılanları dinleyerek öğreniyorlar. İşte sorun da burda. O dönemlerin en önemli ideolojik ve siyasi aktörü Alparslan Türkeş ve O’nun liderliğinde yürütülen dâvâ ve verilen mücadelelere hiçbir zaman hakettiği şekilde yer verilmemektedir. Kaç kitap, kaç akademik araştırma var? Kaç film yapıldı? Bırakın başkalarını o kadar okumuş ve eli kalem tutan her meslekten yetişmiş o kadar insanımıza ramen kendi içimizden kaçımız yazdık, yorum yaptık, şerh yazdık..?
Gerçekten esef verici bir durum. 1940 ‘lara gelindiğin de dünya çoktan kutuplaşmıştı. Dünyamızı Komünizm ve Kapitalizm kamplaştırıp, kutuplaştırırken Avrupa ve paralelinde Türkiye 60 ‘larda derin ideolojik savrulmaları yaşadı. Başbuğ Türkeş’in ortaya koyduğu milli, İslami ve insani esaslara dayalı “Türk Milliyetçiligi Dünya Görüşü” ve ondan esinlenerek hazırlanmış “Dokuz Işık Doktrini” Türkiye için üçüncü yolu olarak milletin huzuruna çıktı. İyi ki çıktı ve bizler can simiti gibi bu milli ve yerli fikirlere sarıldık. O münasebetle Alparslan Türkeş sadece bir parti genel başkanı değildir. Bunun için sadece Ülkücüler değil, sağı ve soluyla tüm toplum O’nun ve fikirlerinin kıymetini bugün de anlayıp takdir etmeyi bilmelidir. Zira Türkeş ortaya çıkmakla bugün sayıları milyonlara ulaşan, milletimizin bilhassa okumuş ve tahsil etmiş evlatlarını yanlış yollara yönelmekten kurtarmıştır. Bu bile Türkeş’i hayırla anmaya yeter.
Başbuğ Türkeş O sağuk savaş döneminden başlayarak, insanlığı ve tabi ki Türkiye’yi de doğrudan etkileyen dıştan ve içten tehdit eden komünizme karşı verdiği haklı, şanlı, şerefli ve milli bir mücadelede yaptığı liderliğiyle tarihte bu millete hizmet eden en büyük kahramanlardan birisi olarak kaydedilmelidir. Resmi tarihçiler savsaklamak istese dahi O’nun millet vicdanında ve de tarihte hak ettiği yeri alacağına inancım tamdır.
Alparslan Türkeş’in yetiştirdiği milyonların şimdilik kendi siyasi partilerinin çatısı altında toparlanıp hak ettikleri siyasi gücü temsil etmeseler ve gerektiği gibi soyasi etkinlik oluşturamasalar dahi, Türk Milletinin gelecek onyıllarında varolmaya; fikir ve düşünce alanında, akademik ve kültür hayatında varlıklarını devam ettireceklerine içtenlikle inanmaktayım. Böyle bir hareket bugünkü dağınıklığı asla haketmiyor.
Toparlanabilmek için şuan bir formül gösteremiyebiliriz. Ama politik olarak farklı siyasi organlarda hizmet ediyor olsak bile ileride ülkücülerin birlik ve beraberliğini sağlama idealini sürekli içimizde taşımalıyız. Fırsat buldukça bunu konuşup, yazmalıyız…(Mealini şu an yaklaşık olarak hatırlayabildiğim Ra’d Suresinde bir âyet var; bir kavim kendi gidişatını değiştirmedikçe biz onu değiştirmeyiz). Hareketimizin gidişatını olması gereken yöne değiştirebilmek için gösterilen kişisel çabalar mutlaka desteklenmeli. Bu yolda şüphesiz ki en büyük ortak değerimiz Başbuğ Türkeş’tir. Vefat yıldönümü münasebetiyle kısaca bunları yazmak istedim. Ruhu şad, mekanı Cennet olsun. Kendisini hasretle, özlemle yadederken Cenab-ı Mevla Rahmetini daim eylesin diye dualar ediyorum.
Dr. Ali Batman