Sıtratejik Akıl
Son birkaç yıldır küresel güçlerin Türkiye ve Türk siyasetini gerçeklerin değil, algıların yönettiği bir atmosfere çekme gayretlerine şahit olduğumuz süreçler yaşamaktayız. Hamdolsun ki, şimdiye kadar yapılan her operasyonda vatan ve millet adına şuuru açık ortak akıl ve milli iradenin bariyerlerine tosladılar. Yoksa 15 Temmuz direnişi ve Yenikapı ruhu başka türlü nasıl izah edilebilirdi ki.
Bir yandan da Anayasal haklardan yararlanarak seçimlere giren ve Türkiye’nin 3. büyük partisi konumuna yükselen HDP’nin, hâlâ daha Fetö’cü soytarıları sahiplenmesine de üzülüyoruz. Halbuki demokrasiye sahip çıkmak, HDP de dahil tüm partiler için Anayasal bir zorunluluktur. Bu izahtan hareketle, HDP’nin içeride ve de dışarıda algı operasyonu çeken Fetö’cü hainlerle işbirliği etmesini anti-demokratik bulmanın ötesinde, vatana ihanet derecesinde görenlere hak vermiyor değilim. HDP’den kendisini vâr eden demokratik ilke ve değerlere bağlı kalarak, daha duyarlı siyaset yapmasını beklerdik.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimi esnasında, Demirtaş ile Öcalan arasında olan ve gizli tutulan siyasi çekişme ve rekabeti deşifre eden mektup hadisesinden sonra, HDP’nin nasıl bir siyasi yol izleyeceği merak konusu. Her ne kadar PKK’lı çevreler, Cumhur ittifakını madara ettik diyerek hava atsalar dahi, Öcalan’ın örgüt üzerinde mutlak hakimiyetini kaybettiği deşifre edilmiş oldu. Demirtaş, Öcalan’nın itibar zafiyetini fırsata çevirip, bundan sonra silahı değil, siyasi zemin de demokratik mücadeleyi tercih etmeliyiz diye tavır alma cesareti gösterecek mi bekleyip göreceğiz.
Diğer taraftan yeni sisteme uyum yasaları altında, Cumhurbaşkanlığı hükümet modeline uygun, partiler yasası değişikliğine gidilerek yeni oluşumların önünü kesecek ve seçim ittifaklarını engelleyecek seçim sistemi değişikli gibi bekleyen reformlar gerçekleştirildiğinde HDP’nin konumu nasıl olur bilemem. Fakat bildiğim bir gerçek var ki, TBMM dokunulmazlık zırhına sığınarak, meclis kürsüsünde terör örgütü PKK’ya sahip çıkan HDP’li milletvekililerine karşı yoğun tepkiler ve meclis çatısı altında teröristleri besleyemezsiniz diye yükselen itirazlar var.
Umulur ki HDP tüm bu gelişmeleri dikkate alarak demokratik ilke ve değerlere daha çok duyarlı olur. Kandil ve Öcalan’ın tasallutundan kurtulur. Yöresel ve etnik ırkçılığa dayalı politika yapmaktan vazgeçer. Birlikte yaşamak ve birlikte yönetmekten yana tavır alır. Dar bölge siyaseti yöresel milliyetçiliği terk ederek, ortak aklın emrettiği Türkiye partisi olmayı tercih eder. Aksi halde, siyasi zemini de kaybeder.