Türkçe’ye sahip çıkılmalı
Ben bir aceb ile geldim.
Kimse bilmez halim benim.
Ben söylerim ben dinlerim.
Kimse bilmez dilim benim.
Yunus Emre
Dil bilgisinin muhatabı insandır. İnsanın gereksindiği ihtiyaçlar arasında dil bilgisi en öncelikli sırayı alır. İlkel insan ilk önce dilde birlik sağladıktan sonra kavim veya kabile hayatına geçmiştir.
Fikir ve düşüncelerimizi ifade etmek ve tüm ihtiyaclarımızı karşılamak için dil bilgisinden yararlanırız. Ve hatta ”düşünürken konuştuğumuz” dil ile düşünürüz. Konuştuğumuz dili ne kadar iyi bilirsek, düşüncelerimiz o derece sağlıklı ve sağlam gelişir. Çünkü düşünce ve fikirlerin ifade edilmesinde, dilden başka bir ifade tekniği mevcut değildir. Konuştuğumuz dil, atalarımızdan bize veraset yolu ile intikal eden ve kendi kurallarına bağlı olarak gelişip yaşayan canlı bir varlıktır. Ve yine dil, insanoğlu için evrensel bir unsur olarak çiçek açan, evrensel olgunlaşmayı sağlayan en önemli araçtır.
Tatilim süresince Türkiye’de gençlerin kendi aralarında İngilizce aksanı ile Türkçe konuşma özentisine üzülerek şahit oldum ve uyarmaya çalıştım. Uyarılarımı ciddiye alan bazı gençlerden eleştiri’de aldım. Karşı eleştiri olarak, reklam panoları, mağazalar ve dükkan isimlerinin dahi yabancı dille yazılmış tabelalarını gösterdiler. Göz aşinalığı yapan tabelaları asanları uyarmamı tavsiye ettiler. Kimi gençler konuşurken ne kadar yabancı kelime kullanılır ise o kadar entel kabul edildiklerini idda ettiler. Her ne şekilde olursa olsun sonucu tahmin edilemeyecek kadar tehlikeli bir özentiydi gençlerin tutumları. Bence gençler yabancı dil bilmekle yabancı lisanı benimseyip kabullenmenin ne kadar tehlileli olacağının farkında değildiler. Tehlikeninin ciddiyetin kavrayan her kesimin, ana, baba, eğitim kurumları, medya ve her vatandaşın sorumluluk duygusuyla genclerimizi aydınlatarak dilimize sahip çikma zorunluluğu vardır. Aksi taktirde bir birimizi anlamakta güçlük ceker tartışan değil çatışan maskara bir toplum oluruz mazallah.
Yazının başında işaret ettiğim gibi, cahil olarak kabul ettiğimiz ilkel atalarımız bile, varlığın devamı ve birlikte yaşayabilmek için, öncelikle dilde birliğin sağlanmasının gerekli olduğunu kavramışlardır. Aydın ve medeni olan bizlerin görevi ilkel atalarımızdan miras kalan dilimize daha çok sahip çıkrak korumak olmalıdır.
Metin Yazarel