Yanlış teşhis, yanlış tedavi
Avrupada tehlike boyutu artarak gelişmekte olan Türk düşmanlığı ve İslama fobi konusunda, Muhsin Ceylan’ın hazırlayıp sunduğu Ateş Cemberi adlı TV proğramında söylediğim gibi, Haber gazetesinde kendi köşemde defâtle yazarak işledim.
Yaşadığımız ülkelerin sorun anlamında bize bakışıyla, bizim sorun olarak gürdüğümüz konular farklı. Yani teşhis hatalı, tedavide yanlış.
Biz meseleye entegrasyon (uyum) bağlamında bakarken, onlar bizleri kıta Avrupası için kültür ve içgüvenlik tehlikesi olarak görüyorlar.
Yanılmıyorsam ortak para birimine geçişten sonra, Ortadoğu uzmanı, Oryantalist Bernad Lewis ve ekibine “Avrupalılık kimliği” üzerine bir çalışma yaptırdılar. Bernad Lewis’in tek kimliklilik üzerine hazırladığı raporda, Hollandalı, Alman, İngiliz, Fransız vs gibi, aidiyet ve kültürel kimliklerin yok sayılamayacağı ve “Avrupalılık kimliği” yaratmanın mümkün olamayacağı sonucu çıktı.
Fakat raporda uyarı mahiyetinde dikkat çeken, çok önemli, başka bir detayın acil önlemler maddesiyle gündeme alınması öneriliyordu. Konu Avrupa’nın geleceğini ilgilendiren çok ciddi bir sorundu. AB’nin savunduğu ve yürüttüğü çok kültürlü politakaların varacağı tehlike boyutunun, İslamlaşma tehlikesi olduğu konusunda uyarılar içeriyordu.
Raporda Avrupaya akın eden müslüman ve mülteci göç dalgası durdurulamaz ve Türkiye AB’ye alınırsa, önümüzde ki 50 yıl içerisinde, Avrupa kıtasının İslamlaşacağı tehlikesi üzerinde duruluyor ve önlem alınması için tavsiyeler sunuluyordu.
AB’nin şekillenmesinden sorumlu siyasi çevreler üzerinde şok etkisi yaratan bu rapordan sonra, Hollandalı sosyolok ve eş cinsel Pim Fortuyn politikacı olarak siyaset arenasına çıktı.
Pim Fortuyn yazdığı “Topluluğumuzun İslamlaşması ve Kültürümüzü İslamlamiyetin Etkisinden Korumak” adlı kitaplarla, açık açık İslam karşıtlığı üzerinden aşırı sağ partilerin güçlenmesine zemin hazırladı.
Bütün bu olumsuz gelişmelerin, İslam karşıtı politikaların yanında, bizlerin de sebep olduğu bazı münferit olaylar ve örgütlediğimiz yürüyüş ve mitingler Avrupa kamuoyuna “huzur bozan, iç güvenlik tehlikesi” olarak taktim edildi ve aşırı sağ partiler güçlendirildi.
O münasebetle, Almanya da Camî saldırıları ve de Federal içişleri bakanı Horst Seehofer’un Almanya da İslama yer yoktur açıklamalarını iyi analiz edip, doğru teşhis koyarak, doğru tedavi uygulamayı gerekli kılar.
Onlini-manşet
Metin Yazarel